Manzaradan Parçalar, Orhan Pamuk

Manzaradan Parçalar, Pamuk’un farklı konularda daha önce yazdığı yazıların, verdiği röportajların bir derlemesi. Kitabı okurken içimi kemiren şey kitabı neden okuduğum ve bu nedene uygun olarak okuyup okumadığımdı. Okurken ilk başta önemli gördüğüm yerlerin altını çizerek okudum ancak sonlara doğru sanki daha bir pasif modda okudum gibi hissediyorum, çok fazla altını çizdiğim bir şey yok, not aldığım bir şey yok, dolayısı ile 476 sayfalık bir kitabı okudum ama bana ne kaldı sorusuna cevap bulmaya çalışıyorum, belki kitap zaten okunup bittiği için bu soruyu sormakta biraz da geç kaldım.

Sanırım en çok tekrarlanan kavramlar; İstanbul, Batılılaşma ve Batılılaşmama, roman yazmak, roman okumak, müzeler ve yazarın hayatından kesitler; Adalar, vapurlar, Nişantaşı, Beyoğlu.

Kitabı okuma nedenim aslında Pamuk gibi bir yazarın nasıl çalıştığına dair kendime dersler, öğütler, yol haritaları çıkartmaktı. Pamuk belki dünyadaki genel standartlara göre Türkiyedeki en değerli yazar şu an(en çok satan olmayabilir gibi geldi nedense?). Öncelikle çok genel şeyler, yani çok üst seviye şeyler var benim için onu tanımlayan önem sırasına göre; çalışkanlık(çok okuma ve yazma), disiplin, yetenek ve fırsat.

18 yaşlarında okuduğu romanlar hakkında düşündüklerini yazması bana çok enterasan geldi çünkü ben değil 18 yaşımda çok sonraları okuduğum romanların bile çoğunu hatırlamıyorum. Bu da bana okuma yöntemimle ilgili ciddi problemlerin olduğunu gösterdi. Pamuk, Saf ve Düşünceli Romancı’da bunlardan daha çok bahsediyor, onun okuma şekli romanın içine girerek, her cümle her kelimeyi kafasındaki resimde bir yerlere yerleştirerek okumak ve bunu yapamayınca da çabalamak araştırmak ta ki o parça yerine oturuncuya kadar. Tabi bu 18 yaş okuma motivasyonunda o zamanki açlığı beklentileri vs. de var, o tarihlerde okuduğu romanlardan öğrendiklerini hayat boyunca unutmayacağını söylüyor çünkü zaten onun hayatına o kitaplar yön vermiş.

Çok okuyor; roman, biyografiler, roman ve romancılar hakkında yazılar ve tabi yazacağı konu ile ilgili okudukları…

Dostoyevski’nin üzerinde epey bir etkisi olmuş, Dostoyevski’de olan ve diğer bir çok romancıda olmayan bir yetenek(roman kahramanlarının çok derinlerine inmesi, atmosferden ziyade bu kahramanların derinliklerinin romanı belirlemesi) onu büyülemiş gibi.

Anna Karenina’dan da gelmiş geçmiş en büyük roman diye bahsediyor, Savaş ve Barış yine çok bahsettiği romanlardan birisi. Tolstoy da onu etkileyen yazarlardan birisi.

Sanırım şöyle, ilk başta etkilendikleri, geleneksel çizgideki 19. yüzyıl romancıları; Tolstoy, Dostoyevski, Stendhal, Thomas Mann. Daha sonra ise daha modern ve deneyselci çizgideki romancılardan etkileniyor; Virginia Woolf, Faulkner, Proust ve Nabokov.

Çok dikkatli bir gözlemci. Çocukluğunda geçen olayları bile ayrıntılı anlatabiliyor. Yolda yürürken, alışveriş yaparken, yemek yerken vs., hayatın içinde bu dikkat ve gözlem ile yaşayıp bunları hafızasına ve defterlerine kaydetmesi ve yazarken sürekli bunlardan beslenmesi.

İnatçı ve mutlu olduğu şeyi yapıyor. Yazmaktan mutlu oluyor, ya yazıyor ya da yazmanın hayali ile yaşıyor.

Disiplinli: Romanlarını uzun zamanlarda, ciddi okuma-araştırmalar ile yazıyor. İşin kuram/teori kısmı ile ilgili konularda da okuyor. Sürekli notlar alıyor, okuduklarından, aklına gelen şeylerden. Romanlarını daha çok planlı yazıyor, tamamen kervan yolda düzülür mantığı ile yazanlardan değil.

Yazmak ve yaşamak için ayrı mekanları kullanmayı tercih ediyor. Romanlarını karışık sırada yazabiliyor, sonu hariç. Bazan romanlarını bitirmek için başka mekanlara, kiralık evler, oteller, vs. kapanabiliyor.

İlk romanı 30 yaşında yayınlanıyor, yazmaya başladıktan 7-8, bitirdikten 4 yıl sonra. Yani aslında 30 yaşına kadar yapmaya çalıştığı işten bir para kazanmış değil ve bu şekilde annesiyle yaşıyor, dolayısı ile çok net ifade etmese de ailesinin varlığı her ne kadar sürekli babası ve amcalarının batırdığını dile getirse de ona bu fırsatı verebilmiş diye anladım.

Evet bence Pamuk’un gücü bunlar; çalışkan, disiplinli, bakış açısı geniş, deneyselciliğe açık, çok okuyor, çok yazıyor, bunları yapmaktan mutlu oluyor, çok iyi ve dikkatli bir gözlemci, işin teorik kısmına da hakim ve bunlar konusunda da çok okuyor, farklı dünyalar, kültürler görmüş.

Comments

comments powered by Disqus