Masumiyet Müzesi, Swann'ın Bir Aşkı, Anna Karenina, Madam Bovary
Bu 4 romanın(Swann’ın Bir Aşkı müstakil bir roman değil, Proust’ın Kayıp Zamanın İzinde romanının bir bölümü) epey ortak özellikleri var sanki. Ön planda olan farklı kurgular ile ve belki de farklı amaçlar ile yazılmış aşk hikayeleri var ama genel olarak hepsinde ilgili dönemlerin toplumunun bir resmi var, bu resimde bir veya daha fazla çiftin ilişkileri çiziliyor.
Hepsinin bende oluşturduğu ana izlenim esaret, bencillik kavramları ile ilgili.
Hikayeler olumlu değil, daha çok insanların bir birlerine olan tutkuları ve bunların genelde olumsuz sonuçları anlatılıyor. Bu olumsuz sonuçların kimisi toplumun değer yargıları olmak ile beraber kimisi ise intihar, ahlaki olarak düşmek vs. gibi.
Masumiyet Müzesi’i baştan sona bir tutku ve bencillik hikayesi gibi geldi bana ama onca olana rağmen Kemal diyor ki “Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım!”. Neden? Çünkü kendisi nasıl istediyse öyle yaşadı, başka birinin hayatını yaşamadı.
Swann’ın tutkusu toplumun ahlaki değer yargılarını umursamıyor, insanlar onun nasıl bir kadın için acı çektiğini gülünç buluyor.
Anna Karenina iki insanın bir birlerine olan tutkuları yüzünden bir çok şeyden vazgeçmeleri ve bencil beklentileri ile bir süre sonra artık birbirlerini boğmaya başlamaları. Birbirlerine uyguladıklara giderek artan bu baskı birisinin ölümü tercih etmesi, ötekinin ölmek için savaşa katılması ile sonuçlanıyor.
Madam Bovary yine bir kadının tatmin uğruna olmadık işlere, ilişkilere girmesi, giderek düşmesi ve yine ölüm.
Peki ben neden bu romanları okudum(Karenina’yı yıllar önce de okumuştum, farklı bir çevirisini tekrar okudum), aşk romanlarına çok meraklı olduğumdan değil. Bir neden edebi değerlerinden dolayı, yazabilmek ile ilgili, nasıl bu kadar başarılı(romanların kategorileri ve başarılı olup olmadıkları göreceli olabilir) yazabilmişler.
Anna Karenina kimi yazarlara göre gelmiş geçmiş en büyük roman, edebi anlamda gerçekten etkileyici bir roman. İnsan 800 sayfa bir romanı okurken sürekli nasıl böyle yazabiliyor, nasıl sürekli seni içerde, entegre bir şekilde tutabiliyor diye düşünüyor. Madam Bovary önemli bir ilk, toplum gerçeğini romana taşımak, realist akımın başlangıcı. Diğer sebeb de bu romanlardaki değerli olan diğer şey: Anlatılan hikayeler her ne kadar kurgu da olsa bunların toplumun bir gerçeği olması.