Ahlak Mektupları, Seneca

Seneca‘nın Ahlak Mektuplar‘ı okuduğum etkileyici kitaplardan biriydi. Miladi ilk yılın başlarında Roma’da yaşamış bir düşünür ve devlet adamı olan Seneca’nın o dönemki Sicilya valisi olan Lucilius’a yazdığı mektuplardan oluşuyor eser. Hayat, ölüm, felsefe, erdem, iyilik, bilgelik, dostluk ve mutluluk gibi konuları işleyen, iki bin yıldır Spinoza’dan, Montaigne’den, Marx’a bir çok insanı etkilemiş mektuplar bunlar.

Hayat ve Ölüm

İlk mektubun ilk parağrafında çarpıldım.

… Zamana değer veren, gününün değerini bilen, her gün biraz daha ölmekte olduğunu anlayan bir kimse gösterebilir misin bana? Yanıldığımız bir nokta var: Sanıyoruz ki ölüm önümüzdedir; oysa ölümün büyük bir kısmı şimdiden geçip gitmiştir. Hayatımızın geride kalan kısmını ölüm eline geçirmiş. O halde, bana yazdığın gibi davran Lucilius’um, sarıl bütün saatlerine: Bugününe el koyarsan, daha az bağlı kalacaksın yarına. Böyledir bu iş: Yaşamak ertelendi mi, hızla akar geçer. …

Bu parağrafta geçen tema aslında mektupların çok büyük bir çoğunluğunda tekrar tekrar işleniyor, Seneca bunu kazımak istiyor Lucilius’ın kafasına: Geçmiş öldü, yarının garantisi yok, sımsıkı sarıl şimdine, her gününü dolu dolu son gününmüş gibi yaşa. Seneca’nın bu mektupları ölümüne yakın, daha doğrusu yakın zamanda ölmeyi beklediği sıralarda yazdığı söyleniyor, o yüzden belki yoğun bir ölüm teması var. Seneca ölümü karşılama, ölümü tercih etme, ölüme hazır olma, sürekli ölümü düşünme gibi konulardaki düşüncelerini tekrar tekrar paylaşıyor Lucilius ile.

Bilgece yaşamayı sürekli erteleyenler henüz yaşamaya başlamamışlardır o yüzden şimdi çok çalışayım, para kazanayım, mal yığıp biriktireyim, sonra huzurlu bir ihtiyarlık ile istediğim gibi yaşarım diyerek hayatta yapmak istediklerini veya asıl yapmaları gereken bilgece bir yaşamı erteleyenlerin çoğu yarım yaşamıştır, hatta bir çoğu hiç yaşamamıştır. O yüzden yaşamayı erteleme, bekleme, hemen yaşamaya başla.

Seneca felsefeye sığınmayı tavsiye ediyor: Felsefe seni doğruya, iyiye, şerefliye, yani bilgeliğe eriştirecek, ruhundaki tanrıdan gelen parçayı parlatacak. Sadece beğenme söylediklerimi benimse, hayatına yansıt bir bir.

Seneca’nın felsefeye faydacı bir bakış açısı var, hayatın problemlerini çözmesini bir fayda sağlamasını ve bilgenin de bununla uğraşmasını bekliyor. Çok soyut kalan, somut bir fayda sağlamayan uğraşları zaman kaybı olarak görüyor.

Ne yapacağına, ne olacağına bir karar ver ve o yol üzerinde sabit dur. Ordan oraya savrulma, daha kötüsü olan, başkalarının seni savurmasına izin verme. Ordan oraya savrulanların, başkalarının istediği gibi yaşayanların, bir yerde sabit duramayanların hayatta bir şey başardığı çok görülmez, her şeyi yarım yaparlar. “Bilgisizin başına gelen bir çok şerden bir tanesi de şudur: Hep yeniden yaşamaya başlar!”

Sade Yaşam

Bir başka yoğun tema doğaya uygun yaşamak. Burada vurgulanan: Doğduğunda bir bez parçası ve birazcık süt ile idare edebilen insanoğlundan bazılarına artık krallıkların dar gelmesi, insanın sonu olmayan dünya hırsı, zenginlikler içinde sefil yaşayanlar, kendini özgür, her istediğine sahip olabilecek sanan ancak sahip olduklarının kölesi olan insanlar. Ne kadar çok şeye ihtiyaç duyarsan hayatta, o kadar bağımlısın, o kadar kölesin. Bir fakir gibi yaşamayı, sadece gerekli ve yeterli şeyler ile yetinmeyi bilmelisin. Hatta onları bile hor görmelisin. Böyle olunca artık korkacak bir şeyin yok, kaybedecek bir şeyin yok, çünkü zaten minimal seviyede yaşıyorsun sadece temel ihtiyaçlarını; açlığını, susuzluğunu, barınmanı gideriyorsun, doğa fazla bir şeye gereksinim duymaz. Ama zevklerin bir sonu yoktur, hep daha fazlasını isteriz, bir yere varıp duramayız. Ne kadar zengin olsak da bizden daha zengin birisini gördüğümüzde kendimizi fakir hissederiz.

Her zaman sade yaşamı tercih et. Başkaları ile az konuş, kendin ile çok konuş. Kalabalığa kapılma, çoğunluğun peşinden gittiği şeyler çoğu zaman bir bilgeye yaraşan şeyler değildir, bunlardan uzak dur. Gereksiz yere sivrilip, hasetcilerin hasetini üzerine çekme, bir köşede sessiz, sakin yaşa.

Bir çocuğun eli ile su içtiğini görünce bohçasındaki su bardağını alıp atan ve bunca zamandır boşuna taşımışım bu gereksiz şeyi diyen ünlü Kinik Sinop’lu Diyojen‘i övüyor Seneca.

En fazla eleştirilen konulardan birisi de aşırı yemek düşkünlüğü, midesini tıka basa dolduran, kusup kusup tekrar yiyen insanlar, şatafatlar içinde yemek yiyenler. Vücudun yediğin yemeğin altın bir tabakta verilmesi ile toprak bir tabakta verilmesi arasında bir ayırım yapmaz.

Eşitlik

İnsanların zenginliğine göre değerlendirilmesini atların vücutlarına göre değil koşum takımlarına göre değerlendirilmesine benzetiyor, bu ne kadar aptalca ise insanı da sahip olduğu mala göre değerlendirmek o kadar aptalcadır. Böyle olunca herkes iyi, örnek insan olabilir; bir kral da, bir köle de, bir azatlı da. İnsanlar bu anlamda eşittir. Köleleri ile aynı sofrada yemek yiyebilen insanları övüyor.

Dostluk

Seneca’nın dostluk tanımı çok güçlü. Bir kişiyi dost edinmeden önce iyice düşün, taşın, yargıla, dost edinmeye karar vermişsen de artık tüm içtenliğinle sarıl, açıl ve güven ona, asla bırakma.

Dostluk ile çıkar ilişkilerini bir birine karıştıranları eleştiriyor, bir beklenti ile dostluk kuranların ilişkilerine dostluk denmez, ticaret denir. Ticari ilişkiler gibi bu çıkarcı ilişkilerde de karşılıklı krediler vardır ve bunlar kullanılır veya ilerde kullanılmak üzere saklanır. Bilge dostuna yaptığı iyilikten hiç bir şey beklemez. Aslında bu bilgenin iyilik yapmasını daha genele de yayıyor, bilge iyiliği iyilik yapmanın kendisi onu mutlu ettiği için yapar, bir beklenti içinde olduğu için değil.

Bana Kalan

Seneca’nın bazı sözlerindeki samimiyeti hakkında kafanızda şüpheler oluşabilir, özellikle sade yaşam için. Su, arpa çorbası ve bir barınak ile yetinmeyi tavsiye eden Seneca’nın evde kendisine hizmet eden köleleri var, tahtırevan ile gezintiye çıkıyor, farklı yerlerde evleri var, vs. Ama bunlardan bazılarını onun bağlamında değerlendirmek lazım, yani gerekli ve yeterlinin tanımı onun bağlamında 200 köle yerine 10 köle olabilir ama kölesiz bir hayat değildir.

Kadınlar ile ilgili bazı söylemleri rahatsız edici. Mesela bazı olumlu bulmadığı davranışlar için erkeğe değil kadına yaraşır diyor, gevşek, yapmacık davranışlar aklımda kalan bir tanesi. Diğer yandan kendisine çok bağlı bir karısı var, hatta Seneca’ya intihar ile kendisini öldürmesi emri geldiğinde karısı da onunla beraber ölmek istiyor ancak buna izin verilmiyor.

Seneca’nın bilgeye yüklediği tüm sıfatları beraber düşünürsek çok ütopik gelebilir; hayatta bir çok şeyi, hayatın kendisi dahil belki her şeyi hor gören, başına gelebilecek iyi veya kötü her şeye hazır, dışardan gelen tüm etkilere kapalı, başına gelen hiç bir şeye üzülmeyen, tüm mutluluğu kendi içinden gelen, durduğu yerden kesinlikle kıpırdamayan, kararlı, hep vermenin peşinde olan…bu beklentiler insan olmanın ötesine geçiyor gibi hissediyorum, zaten kendisi de bunu tanrıların seviyesine çıkmak olarak tanımlıyor, onun inancına göre bu mümkün, ona göre tanrılar ve bilge arasındaki tek fark tanrıların ölümsüz olması.

Beni en çok etkileyen bazı konulardaki fikirlerini yukarıda özetlemeye çalıştım bunun dışında bana kalan belki yüzlerce öğüt var, altını çizdiğim yüzlerce cümle. Bu öğütler bir çok konuda muhasebe yapmanıza neden oluyor; hayattan ne bekliyoruz, neyi niçin yapıyoruz, neyi nasıl tüketiyoruz, zaman ve ölüm bize ne ifade ediyor, gerekli ve yeterli bizim için nedir, hangi kaygıları neden taşıyoruz, nelerden korkuyoruz, niçin çalışıyoruz, neleri niçin erteliyoruz, insanlar ile nasıl ve neden ilişkiler kuruyoruz, dostlarımız kimler, kimlere güveniyoruz, kendimize ne kadar güveniyoruz, kimden ne bekliyoruz, kusurlarımız neler ve bunları düzeltmek için ne yapıyoruz…

Çok yoğun bir kitap, bir çok cümleden sonra durup bir düşünüyorsunuz, bazen kendi hayat muhasebenize dalıp gidiyorsunuz, özellikle ilk mektuplarda bu çok yoğun oluyor, sonlara doğru biraz daha tekrarlar görüyorsunuz.

Bu kitap okunup bir kenara konulacak türden değil, ara sıra tekrar tekrar okuyup o öğütleri hatırlamak çok faydalı olur diye düşünüyorum, bunun için kitabı baştan sona okumak da gerekmiyor, rastgele bir mektup açılıp okunabilir.

Comments

comments powered by Disqus